Etik, pratik felsefenin insanların ahlaki eylemlerini konu alan ve bir eylemi ahlaki açıdan iyi bir eylem yapan niteliksel durumla ilgilenen bir alanıdır.İletişim etiği, son derece geniş bir konu olarak yüz yüze iletişimden kitle iletişimine, tek yönlü iletişimden interaktif iletişime, megafondan multimedya teknolojilerine kadar akla gelen her tür iletişim biçimini ve aracını kapsar. Kitap, kayıt, film, bilgisayar, yazılım, televizyon, müzik, radyo, gazete, dergi, reklam, halkla ilişkiler endüstrilerinin her birinde etik sorunlarından söz edilebileceği gibi, eğitimden siyasete, sanattan bilime iletişim öğesinin yer aldığı her tür etkinlik de etik ilişkilerine konu olabilir (1).
Net etiği; kısaca Netiquette adı verilen kurallar geliştirilerek, bilgisayarların ve internetin kullanımında dikkat edilmesi uyulması gereken davranış kodları belirlenmeye çalışılmaktadır. Computer Ethics Institute’ye (Bilgisayar Etik Enstitüsü) dayanılarak hazırlanan ve netiquette’in temelini oluşturan ‘on emir’den ikisi; (i) Başka insanların entelektüel bilgilerini kendinize mal etmeyin; (ii) Bilgisayarı saygı duyulacak, hakkında bahsedilecek şeyler için kullanın; olarak verilir. İnternet iletişim kuralları; başkalarına karşı saygı, biçimsel özen ve içerikle ilgili özen konularında yoğunlaşmaktadır. Kimliğini saklayabileceğini umarak gerçek yaşamda benimsenmeyen davranışları sergilememek; saygılı olmak; duygusal yönden rahatsız edici iletilerin yayılmasına olanak vermemek; geçerli bir gerekçe olmadan kimliğini gizlememek; gereksiz yere büyük harfler ile yazışmaktan, sık sık özel simgeler kullanmaktan, esprili ya da alaycı anlatımlardan kaçınmak; başkalarının veri kaynaklarını, düşüncelerini ve yazılımlarını sahiplenmemek; kişilik haklarına ve özel yaşama saygı göstermek gibi kurallara uyulması istenmektedir. WEB paylaşımcısının, eleştirilere açık olmak, hatalarını kabul etmek gibi bireysel yükümlülüklerinin yanında toplumsal yükümlülükleri de olmalıdır. toplumun esenliği, sağlığı ve güvenliğine uygun paylaşımla yapmalıdır (1).
Yeni teknolojilerin kolaylaştırdığı fikri mülkiyet ihlalleri, mevcut mevzuat ile önlenememekte; sorunlar da koşut olarak artmaktadır. Çoğu WEB sitesinin en büyük çekincesi, çalıntı şiirleri yayınlamak, yahut bilmeden hukukî sorumluluk yüklenmektir. Belki alıntı yapmak; siteleri fazla bir yükümlülük altına sokmayabilir. “alıntı” ibaresinin unutulduğu gerekçesine dayalı olarak. Şiir ekleme sayfalarının altına, bu açıdan bir ibare konularak sorun, en azından kurumsal açıdan çözümlenmiş olabilir. Ancak kişiler açısından, telif hakkı doğuracak kadar gelişen bir şairin, şiirlerini çekip, kitabında yayınlamayı düşündüğü bir anda, telifin belirtilmediği bir ortamdan sanal olarak çalınan şiirler, başka adlarla, kısmen de olsa kullanılabilmektedir. Hattâ bazen, bulunduğumuz paylaşım sitelerinden, gruplarından buna benzer olayları duyulmakta, ancak çoğu kez de kanıtlar kişiselliğini koruduğundan, inandırıcı bir tepki veya çözümle sonuçlanmamaktadır. Sıklıkla, çalıntıya özenenler afişe edilmekte, paylaşım ortamından atılmakta, dahası diğer sitelere naklen geçerse, ilk görüldüğü yerde vurulmaktadır :)
Paylaşılan bir insani ahlâk ve ortak iletişim pratikleri, küresel değişimin uçsuz bucaksız gerekliliklerine bir yanıt bulmak için kullanılabilir. Herkes tarafından eşit bir biçimde paylaşılan iletişim kurma yeteneğinin, sürdürülebilirlik çağındaki her bir bireyin, grubun, organizasyonun ve topluluğun hayatta kalabilirliğini mümkün olan en yüksek seviyeye çıkarmak amacıyla, eşitlikçi ve adil bir biçimde dizginlenmesi gerekebilir (2).
Peki, tüm bu etik sorunlara karşı başlangıç olarak hangi öneriler ortaya konulmalıdır? Halihazırda, bilinen sorunlardan yola çıkarak, WEB paylaşımına belli bir çıta koyma mümkün olabilir. Bunlardan birkaçı, yaşanan aykırılıkların çözümüne esas olmak üzere aşağıda verilmektedir:
1-bir üyenin aldığı ortalama yorum sayısı her dönem (bir gün / hafta /ay) aynı ise, yani değişken sayıda yorum almıyorsa, yorumlaşma süreci mekanik olmuştur; sanatla ilgisi kalmamıştır, sanata veya siteye katkısı olmamaktadır. Böylece sonuçta, ‘karşılıklılık ilkesi’nin işletildiği gözlenir; sanat veya siteye katkı için değil, mütekabiliyet / misilleme / iade-i ziyaret için yorum yazılmış olmaktadır; yeni katılan, iyi veya acemi şairlerin kendi halinde kalması, aileden sayılmaması sonucunu doğurur; sitenin sanata değil, dost işi paylaşıma yönelmesine yol açabilir.
2- bir üyenin aldığı ortalama yorum sayısı her dönem (bir gün / hafta /ay) farklı ise, yani değişken sayıda yorum alıyorsa, yorumlaşma süreci sanatla ilgilidir. Böylesi bir yorumlaşmada, karşılıklı ziyaret yerine ‘rastgelelelik ilkesi’ işletilmiş olmaktadır; bir üye siteye her bir girişinde favori / kayıtlı dost / şairine değil, ilk gördüğü şairin paylaşımına odaklanır; farklı zaman kesitlerinde yapıldığı düşünülürse Gauss dağılımı gibi günün yoğun saatleri hariç, giderek eşdüzeyli / homojen / bir yorumlaşmanın gerçekleşeceği gözlenir.
3-üyelerin katkı düzeyinin ayarlanması için kalitenin belli bir çıtanın üzerinde tutulması; sanata değer verenlerin, toplum için ürün verenlerin geri planda kalıp, sosyal ilişkiler için sanatçı olmayanların öne çıktığı sıradan ortamları engelleyecektir. Böylesi bir ortamı sağlamak için radikal önlemlerin alınması gerektiği açıktır; biri de sanatsal katkı vermeyenlerin ayıklanması sürecidir. Sanal paylaşımdan çıkarılmak, yoruma kırılanları da kapsar; ancak onlar, sanatla ilgili eleştirileri kabul edemedikleri için doğal ayıklanmaya uğrarlar. Katkı vermeyen karşılıklı yorumcular ise, site yönetimince teknik sayaçlarla izlenir ve belirli bir verimsizlik ölçütünde çıkarılırlar.
4-her paylaşım sitesinin, sanatsal dozu denetleyen ve koruyan bir ‘etik komitesi’ /’etik editörü’/ eliyle, bu konuda site tüzüğüne uygun /meşrû/ zemin yaptırımları gündeme getirilebilir. Bu yapı, yönetimin diğer birimlerinin sanatsal odaklanmasını örselemeyen biçimde kendi işini yönetmene de rapor ederek yapmasını, belirli bir politika oluşturmak için de veri tabanı sağlanmasına izin verir.
Verilen paket çözüm önerilerinden hiçbiri, bugüne dek mutlak çözüm olacak değerde görülmemiş olup, doğru olan çözüm de zaten tek değildir. Ancak etik paylaşımdaki sanatsal katkının artırılması ve düzeyin korunması açısından, bir tartışmanın başlatılması gereği açıktır. Gelişmekte olan teknolojik dünyada etiğin paylaşımdaki yerinin, asla başdöndürücü hızdan etkilenmeksizin gözardı edilmemesi gerekmektedir.
Kaynaklar:
(1) Ruhdan Uzun, “İletişim Etiği - Sorunlar ve Sorumluluklar”, ISBN: 978-975-507-208-1, Birinci Baskı 2007, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi, Kırkıncı Yıl Kitaplığı No:2.
(2) Robert Beckett, “İletişim Etiği ve Enformasyon: Küresel Dünyanın Vatandaşları Kendileri İçin düşünüyorlar”, The Institute of Communication Ethics, U.K., Postgraduate research, Radbaud University at Nijmegen, Netherlands.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder